10/08/2009

KAHRAMAN ŞÖVALYE KARAM KÖTÜ DÜŞMANA KARŞI


BÖLÜM 1

Cerodi arkadaşı ile keyifli bir günü Emirgan’da çay içerek sonlandırmıştı İstanbul’da. Sonra Prenses Kızım’ı (2.kedim ajansta kalan) ziyarete gidip varsa emirleri onları yerine getirmişti. Eve yorgun argın dönen Cerodi, Şövalye Sir St Karam’ın (kedim) hacet yerini temizleyip, kablolu tiyatroyu (kablolu televizyon) seyre dalmıştı. Taki…

BÖLÜM 2

Yorgunluğunu kablolu tiyatroda anlam verilemez absürt eserleri izleyerek atan Cerodi, bir anda St Karam’ın garip ve şüpheli bakışları ile göz göze geldi. “Sanıyorum bir şey gördü dedi” içinden. Ve bir de ne görsün Kara Düşman eve girmiş, sinsice eşyadan eşyaya konup vızırdıyor. Evet doğru tahmin ettiniz. Bu ezelden beri çıkardığı ses ile insanları deli eden, Karam’ı ise sinir krizine sokan “Kara Sinek”in ta kendisi.

Fazlaca semirmiş ve etine dolgun olmuş düşmanı St. Karam takibe alıp peşine atıldı. Arena (salon) hırs ve intikam kokuyordu. Düşman yüksekten uçarak şövalyeyi zorluyor, bunu gören Cerodi ise Şövalyeye yardım için neler yapabileceğini düşünüyordu. Fazla vakit geçmeden bir fikir geldi Cerodi’nin aklına. Karliyette bu tür düşmanlar için hazırlanmış bir sihir vardı. Daha doğrusu bir zehir. Zehiri düşmana sıkacak, Şövalye ise son pençeyi atarak düşmanı nakavt edecekti. Cerodi eline silahını alarak (dergi) zehiri almaya gitti. Arenaya geri döndüğünde Karam düşmanı göz hapsine almıştı bile…

BÖLÜM 3

Düşman ne olduğu anlamadan Cerodi zehiri sıktı üzerine. Ama yeterince kuvvetli sıkamadığı için düşman ölmüyor, arena içinde yer değiştirip duruyordu. En sonunda atalardan gelen bir yöntemi denemeye karar verdi. Düşman ışığı seviyordu. Arenanın tüm ışıkları kapandı. Yalnızca çıkış ışıkları açık kaldı. Böylece Kara Sinek çıkış ışığının yandığı engelde kapana sıkıştı. Bundan sonrası Şövalye’deydi.

BÖLÜM 4

Şövalye sıkışan düşmanın üzerine iki kere atladı. Ama düşman deneyimliydi, hemen pes edecek gibi görünmüyordu. Zehirden hafif başı dönmüşe benziyordu, fakat hala yükseklerde tutunarak Karam’ı zorlamaya devam ediyordu. Karam yılmadı. Doğru zamanı bekledi. Bekledi… Bekledi… Bekledi…Ve…

FİNAL

Ve doğru zamanda ilk pençe. Sonra bir pençe daha.. Düşman yalvarark yere düştü. Ve Karam’ın güçlü patileri araında hayatına son verdi. Ağazından çıkan son cümle ise “vıııızzzz. Vıızzz. Vız” oldu. Karam gayet mutlu ve gururlu bir şekilde düşmanı pençelerinden bırakmıyor ve adeta onu koklayarak düşmana saygısını gösteriyordu. Savaşı iyiler kazanmştı. Arenanın temizlik ekipleri düşmanın leşini içine çekerek (süpürge) sonsuz cehennem ateşine gönderdi. Bir düşmanda şatodan böyle kovuldu. Eğer bu savaş verilmeseydi, Cerodi düşmanın öldürülmesinde Şövalyeye yardım etmeseydi, evde gece boyu ne kablolu tiyatro kalırdı ne de cam çerçeve. Ve bu duruma kral seferden dönünce çok kızar, belki de Şövalyeyi kraliyetten ömür boyu kovardı. Neyse ki her şey olması gereken gibi oldu.

Gökten üç elma düştü. Biri şövalye Karam’a, ikincisi Yaren Cerodi’ye, üçüncüsü seferedeki Krala !

Not: Eşim askerdeyken, evde yaşanmış gerçek bir olaydan esinlenerek yazılmıştır.

3 yorum:

  1. karanlıktı,herseyden biraz kokuyordu,sessizlik hakimdi,kalabalıktı.saniyeler sonra biraz daha sıcak,biraz daha kalabalık ama daha az sessizdi; ufak kanatların cıkarttıgı sesler...kanadın seslerine kucuk bacakların sesi karısmaya basladı..hikaye gercekten bitmiş miydi?

    YanıtlaSil
  2. yazacak birşey bulamıyorum, ama bayıldım..

    YanıtlaSil