6/30/2014

BİR DAHA UNUTMAMAK İÇİN...

Çocukken çok duygusal, çok hassas ve çok kırılgandım. Böyle tanımlayabilirim kendimi ki birçok insan beni neşeli, sevimli, dobra diye tanımlarken… Öyleydim kuşkusuz ama bilmedikleri “ben”in de bazı sıfatları vardı. Etrafıma ilgili, farkındalığı yüksek bir çocuktum hatta şimdi düşününce gerilim filmlerindeki gibi algıladığım çok olurdu dışarıdaki dünyayı. Her şey detaylanır, kopup fonundan üstüme doğru gelir…

Yürürken, bir iş ya da herhangi bir şey yaparken çok yavaşlarsa hareketlerim, ya da yavaşlatılmak istenirse, etrafımda ağır geçmeye başlardı zaman. Zamanı yeniden keşfetmek gibi, her saniyeyi yaşamak hiç bir saliyesini atlamadan, tam bir tutsaklık hissi. Hemen sağıma soluma bakar insanları kollardım. Davranışlarına bakardım onlar da ağırlaşıyor mu diye?.. Bakarken yavaş yavaş gözüm kararır ve aklım hafiflemeye başlardı. O anda çığlık atar hareketlenmeye çalışırdım, tıpki bir kabustan uyanmak isteyince istem dışı yaptığımız gibi.

Çok anımı unuttum, hatırlamadığım çok şey var. İyi kötü yaşamış olduğum bir çok olayı beynim siliyor. Nedenini bilmiyorum. Çocukluğumun geçtiği şehre taşındığımdan beri daha çok etkiliyor bu huyum beni. Geçmişi anmak isteyen arkadaşlarım oluyor, ben bazen bir karesini hatırlayarak mutlu olsam da bütün hikayeyi dün yaşanmış gibi anlatan arkadaşlarım pek tatmin olmuyor bu durumdan.  Sanki onların anlattıkları benimle ilgili değilmiş de, benim iyi bir arkadaşım hakkındaymış gibi dinleyip onun yerine üzülüyor onun adına seviniyorum.

Ben de dedim ki unutmak için çaba harcayan beynimi biraz çalıştırayım bundan sonra Bodrum için yazdığım bu bloguma hatırladığım, hatırlayacağım çocukluk anılarımı da yazayım.  Ya da daima hatrımda kalmasını istediklerimi karalayayım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder