6/25/2015

Oğluma Emanetlerim 5 / yeni doğan bebek


Bir gün sen de baba olacaksın. Güzel bir hastanenin süslü bir odasında yeni doğan bebeğini bekleyeceksin. Sevgilin doğumdan çıkıp odaya geldiğinde nelerin değişip nelerin değişmediğini anlamak için gözlerine bakacaksın. Gözlerinin içinde bir şey arar gibi meraklı bakışlarla ona bakıp kocaman sarılarak alnından öpeceksin. Yorgun eşin şaşkın ve heyecanlı olacak muhtemelen. Sen onda alışkın olduğun bakışları göremeyip bunu biraz önce atlattığı doğum stresine vereceksin. Kolay geçmeyecek nasıl olursa olsun doğum çünkü eşin içinde büyüttüğü bir canlıyı dünyaya teslim edecek.

Çok geçmeden minik bebeğiniz hemşire ile birlikte odanıza girecek. Zarar vermekten korktuğun için dokunmaya teşebbüs edemediğin bebeğinizi hayran kalacağın bir profesyonellikle tutup annenin kucağına ya da senin kollarına verecek. Işte o zaman bak ne olacak…

Tutulacaksın. Aslında hiç de sevimli olmayan ve muhtemelen çirkin bir bebek gelecek önüne. Kızarmış çehresi, saçlarında plasentadan kalan artıklar, yüzünü kaplayan tüyleri ile çirkin diyebileceğimiz bir yavru. Ilk üç saniye, sadece üç saniye. Sonra gittikçe güzelleşecek. Her nefes alışında açılan bir gül goncası gibi içinde sakladığı ne varsa etrafına saçmaya başlayacak. Saçları parlayıp, dudakları kızaracak. Yanakları ipek bir yastık gibi gözleri masallarda benden dinlediğin güzellikler içinde uyuyan kahramanların yumuk gözleri. Bu gizem dolu varlığa tututalacaksın. Bir mucizenin baş kahramanı olarak kendinle gurur duyacak, nedeni benim diye övüneceksin.

Daha anne ve baba demesine çok var. Dudakları annesinin kahverengi areolasını seçip emmek için sadece. Sesi ise sıkıntısını isteğini söylemek için bir kaç ıngasında çıkacak. Gerisi hep avaz avaz ağlama. Minik avuçlarının içine işaret parmağını koyarsan eğer, bir maymunun dala tutunması gibi kıvrılarak sana tutunacak. Yanakları hassas. Ne kadar traş olsan da dudaklarının ucu bile geldiği yerden sert. Sert ve kirli. Bu masum yavru da zamanla senin ve benim gibi kirlenecek. Bedeni eskiyip yorulacak. Ruhu ve karekteri kötü olanlarla da tanışacak. Bu baktığın aciz ve bakıma muhtaç yavru içinde saf sevgi ile dünyaya geldi. Geldiği andan itibaren vereceğin her şeyi alacak. Iyiyi ve kötüyü sizden öğrenecek. O yüzden gün olur bir yaramazlık yaparsa ya da bir kötülük önce kendinize bir kızın oğlum.

Annesi ilk emzirme denemesini birazdan yapacak. Büyük ihtimal her kadın gibi ilkinde sütünün yeterli olup olmadığı hakkında derin kaygılara kapılacak. Işte bu anneliğin ilk adımı olacak. “Yetebiliyor muyum?”, “Yetebilecek miyim?” kaygısı. Sonraları bu kaygıyı nasıl yeneceğinizi konuşuruz ama umarım şanslı olur, işi gidişata bırakacak kadar kontrollü davranırsınız.

Ilk sınav başlıyor. Bebek eşinin kucağına veriliyor. Anne çocuğuna bakıyor ona tutup verecek memesini ama bebek iç güdüleri ile zaten bulacak. Biraz zaman ve kokuya ihtiyacı var. Zaten karnındayken başparmağını emerek idmanlara başlamıştı. Bebek anne memesini bir kedi yavrusu gibi ağzı ile yoklayarak bulmaya çalışırken sen beraber büyüttüğümüz kedileri ve emzirdikleri yavrularını hatırlayacaksın. Anne eliyle yardımcı olmaya çalışacak, bebek memeyi bulduğunda minik ağzına yerleştirirken hemşire de işe karışacak. Bebek memeyi bırakmadan bir kaç saniye emse anneden süt gelmeye başlar ama…

Bir kaç denemeden sonra gelen annenin en değerli sütü kolostrum ile bebek yine rahimdeymiş gibi huzur dolu ve sessiz. Anne çocuğunu besleyememe korkusunu kafasından uzaklaştıracak olmanın mutluluğu içinde ama yine de tedirgin. Gözleri bebeğinden uzaklaşmadan onu izliyor.

Peki sen? Neredesin oğlum? Odanın köşesinde olup biteni, öldükten sonra kıymetlenen ressamlara ait bir tabloyu izler gibi mi izliyorsun? Yoksa eşinin yanında çocuğunun başında saçlarının arasından terler süzülerek onlara mı bakıyorsun? Bu senin bir erkek, bir eş ve bir sevgiili olarak terk edildiğini düşündüğün ilk anlarından biri mi yoksa? Anne bebek bir olup seni mi unuttular? Gülümsüyorum yaşayacaklarını düşündükçe. Bir baba ve bir eş olarak kurduğunuz mutlu ailenin içinde sana düşen yeni rolüne en kısa zamanda başlamak için bir fırsat bu aslında.

Sana hep diyeceğim şey “seçim senin”. Ya seyirci kalırsın ya da baba olursun. Ya sana arkadaşlarının doğum öncesi anlattığı tüm o “hayatın bitiyor, kendine ayıracak vaktin kalmıyor, eski evliliğini unut” yargıları ile babalığını sınırlandırır ya da yeni bir canlının dünyaya gelişi için araç olduğunu kabul eder ve adına aile dediğiniz bu kutsal düzen içinde kendi kurallarını kendin yazarsın.

Annelik için çok ahkam kesemem daha yolun başındayım. Babalık içinde baban benden daha çok söyleyecek şey biriktirecek eminim. Benim eşine söyleyeceğim tek şey ki senin için de cinsiyet kavramını atarsan geçerli olacak, şu:

Kadın olmak ve anne olmak ayrı şeyler değil. Anne olmak ise bir erkek tarafından anlaşılması beklenecek kadar basit bir şey değil. Yani her davranışının anlaşılmasını bekleme. Tabi ki iyi bir anne olmak için çabalayacaksın ve bence iyi bir annelik de yapacaksın fakat mükemmel olmaya çalışmamalısın. Mantıksız ve saçma davranışların olacaktır, kendini hoş görmeyi bilmelisin. Ama annelik yaşanılmadan öğrenilmiyor. Her çocuk dünyaya yeni bir anne getiriyor. Kadın olmak ve anne olmak ayrı şeyler değil dedim ya aslında şunu demek istedim. Sev kendini. Bak kendine. Vücudunu sev. Bir çocuk dünyaya getiren vücudunu sev ve koru. Besle kendini. Ruhunu, bedenini. Sarıl sımsıkı. Senden seni almaya çalışacak bir düzendir bu çünkü. Fedakarlık yapma. Fedadan kar elde etmeye çalışma. Içinden geldiğince ver ve karşılık bekleme. Kendini sevdiğin ve mutlu hissettiğin sürece mutlu olacak bir çocuğun var.

Ve sen de oğlum senden beklenilmesine izin vermeden yap babalığını.  Kendinizi rafa kaldırmadan bir aile olun. Hedefleriniz, hayalleriniz hep baş ucunuzda kalsın. Vaktinizi doğru planlayın. Zamana her şey bırakılmaz onu kontroletmeyi öğrenin. Anne ve baba olacaksınız tabi ki ama isminizi unutmayın…

Devam edecek…


1 yorum:

  1. Yazınız çok güzel Ceren hanım, sıkılmadan okudum. Sevgiler...

    YanıtlaSil