Tanımlamalar… Nasıl bir insansın? Iyi kötü, doğru yanlış,
başarılı başarısız, mutlu mutsuz, neşeli somurtkan, cimri bonkör, hırslı
sünepe, şımarık olgun, kıskanç anlayışlı… başkaları seni elbet çerçevelemeye
çalışacak. Sanki dağılıp özgürleşmesinden korkulan sıvı bir madde gibi
seni çerçeveye alıp kalıp içinde tutacaklar.
Bırak onlar bunu yapadursunlar sen bunu kendine yapma.
Tanımlamaların içinde hapsolma. Üzerine çık. Kendinle ve hayatınla ilgili sonsuz
olasılıkların olduğunu düşün. Buna inan. Olasılıklara açılır ve tanımlamaların
dışına çıkarsan hayatta herşey olman mümkün.
Tanımlamalar kenidini sınırlamak ve durdurmak için
kelimelerle ördüğün duvar gibidir ve bu duvarı ancak sen yıkıp yok edersin.
Farklılıklarını, özelliklerini seni yargılamak için tanımlayanlara
kapat kendini. Sen onların çizdiği kalıba sığmayacak kadar büyük bir güce
sahipsin. Senin sessiz ve olgun tavrını sosyalleşmek istemediğine, çocuksu ve
neşeli yanını şımarıklığına, yalnızlık isteyen tarafını da melankoline
çekeceklerdir. Sen hiçbiri ve hepsi ol.
Ve hiçbir anı, hiçbir olayı ve hiçbir olguyu da zamanla
sınırlama. Mekana bağlama. O senin aldığın en güzel hediye, öptüğün en güzel
kız, yazdığın en iyi roman, aldığın en değerli ödül olmayacak… Hep daha iyisi
gelecek. Daha iyisi gelmesi için enlere hapsetme hayatını.
Yaşadığını ve yaşayacaklarına ait olduğun kültür ve geçmişi
mazeret etme. Sen “Bu” ülkede yaşadığın için mutlu olamıyor, “Bu” iş yerinde çalıştığın
için yükselemiyor, “Bu” aileye sahip olduğun için zengin olamıyor değilsin. Sen
olmak isteyip olamadıklarından başkalarını sorumlu tuttuğun sürece ileriye
gidemezsin. En büyük mazeretin kendin olur zihninin dışına çıkamazsın.
Işte çocuğum benim yapmaya çalıştığım da bu. Tanımlamaların,
sınırların, yargıların, “elalem ne der”lerin, “ayıp ama”ların, “yakışır
mı”ların ötesine geçmek, özgür olabilmek, özgür olup kendimi sonsuz
olasılıklara açabilmek. Bir insana yakışan gibi…
Büyüdüğünde demeni dilediğim tek şey, iyi ki dünyaya
gelmişim!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder